Araştırma Grubu geçtiğimiz 8 ayda çok yoğun çok yoğun
aynı zamanda başarılı bir çalışma gerçekleştirmiştir. Görevleri yerine getirmek
konusunda daha öncekilere karşılık tamamen yeni bir anlayışla işe koyulmuştur.
Szigetvar’daki Sultan Süleyman anıt mezarının izlerini araştırarak çok sayıda
şimdiye kadar bilinmeyen iz, kaynak, dalil bulmuş ve incelemiştir. Birçok yeni
şeyler öğrenilmiş ve şaşırtıcı bir yerde, çok süpriz bir keşif yapmıştır. Kaybolmuş bir Osmanlı şehri (kasaba) keşfetmiştir
ki, bu yerleşim yerini dini, siyasi
düşünceler ve hatıralara saygı talebi tesis etmiştir.
Başlıca tespitlerimiz şunlardır:
1)
Sultan Süleyman 6 Eylül 1566’da
Szigetvar’ı kuşatma altında tuttuğu sırada kuşatma kampında vefat etmiştir. Sultanın kampı kalenin doğusunda, Zsibot-Türbek’deki
Szőlőhegy (Üzüm Tepesi) bulunuyordu. Kuşatmanın başında
Sultanın çadırı (ve etrafındaki kamp) bir göl kenarında, kaleye oldukça yakın
olan bir yerdeydi ve muhtemelen burası yeterince güvenli değildi. Sultan, kale
altına ulaşması sonrasında kısa süreliğine veziri azamın çadırına yerleşmiştir.
Daha sonra kaleden biraz uzak olan Szölöhegy’de kurulan nihai kampa geçmiştir.
Belirtilen göl/bataklık günümüze
kadar ulaşmamış, kurumuştur, incelemelerimiz bunu saptamıştır. Iki sultana ait kamp daha sonra yanlış
anlamaların kaynağı olmuştur.
2)
Sultanın iç organlarını defnetmişlerdir. Ölümü
48 gün ordudan gizlenmiştir. Konu bilimsel açıdan halen tartışmalıdır.
Araştırma Grubunun görüşüne göre şayet bozulmayı önleyici ilaçlama yapmamış
olsalardı, ölümünü gizlemek mümkün olmazdı.Bununla ilgili olarak şimdiye kadar
kesin, yeni kaynak veya kanıt ortaya çıkmamıştır.
3)
Sultanın kampı işaretlenmiş ve bir
meyve bahçesi ile bağlantı kurulmuştur.
Daha sonra bunun denetimi Szigetvar sancak beyine ve Halveti dervişlerine
bırakılmıştır. Yakındaki iki köy (Becefa
ve Csütörtökhey) alanın bakımıyla görevlendirilmiştir.
4)
Olasılıkla 1573-77 arasında bu
yerin üstüne türbe inşa edilmiş ve bu türbe 1692’ye kadar kesinlikle ayakta kalmıştır, o zaman yıkmışlardır.
5)
Türbenin yerinin Elmalı Deresi
kenarında yayılan alçak konumdaki kısımda aranması varsayımları yanlıştır.
6)
Türbenin yanına cami, mevlevihane ve kışla
yapılmıştır ve bunu palanka çevrelemiştir. Zamanla yerlilerin ve seyahat
edenlerin talebine hizmet etmesi için lokanta, medrese, hamam ve han da inşa
edilmiştir. Palankada 50-60 asker hizmet ediyordu. Palankanın dışında 1860’lı
yılların sonunda yok olan bir kasaba bulunuyordu. Kasaba iki mahalle büyüklüğünde idi. Türbe ve cami için dini vakıf tesis edilmiştir.
7)
Bosnalı Sokullu ailesi hem türbe hem de
etrafındaki tesislerin kurulmasında ve idame ettirilmesinde başlıca rolü
olmuştur.
8)
Yazılı kaynakların yorumlanması
ile daha sonra saha gezisiyle Zsibot’taki Üzüm Tepesi’nde önemli miktarda alana yayılan 3-4 metre derinlikte (şimdilik dörtte
üç olarak görünen) savunma amaçlı
hendekle çevrili şehir görüntüsü veren Osmanlı
yerleşimi saptadık. İnceleme sahası halen özel mülkiyette olan bağ ve meyve
bahçesidir (yaklaşık bir düzine bağ üzerinde yayılmaktadır). Arkeolojik
özellikteki incelemeleri bu durum yavaşlatmakta ve engellemektedir. Şuana
kadarki gözlemlerimize göre hali vakti yerinde, Balkanlar ve Türk seremiği kullanan
bir halk ikamet etmiştir. Şimdiye kadar yapılan yüzeysel incelemeler temelinde
de iyice görülmektedir ki, dağınık olarak lüks
nesnelere atıfta bulunan izler de gözlenmektedir (çin porseleni, iran fayansı, cam) ayrıca gümüş bir madalyon da ortaya çıkmıştır. Varsayımımız –tabii bunu
ancak daha sonraki incelemeler doğrulayabilir – Osmanlı hakimiyeti dönemindeki
yerleşim yeri Turbek’i, daha önce
belirtmiş olduğum kasabayı bulduk.
Yerleşim yeri kendi içinde eşsizdir, Türk hakimiyeti alanında benzerliği
bilinmemektedir. Dini ve siyasi yönden önem taşıyan Sultan Süleyman’ın
türbesinin kesinlikle sıra dışı bu yerleşimin tesis edilmesine sebep olmuş
olduğunu düşüyoruz.
9)
Ortaya çıkan anormalliklerin
açıklığa kavuşturulması, kasaba inşa tarihinin tespit edilmesi ve türbenin tam mevkinin bulunması için daha
fazla incelemeye gerek vardır. Bildirimin yapılmasından sonra sahanın
güvenlik altında tutulmasını da sağlamak gerekmektedir.
Araştırma
sırasında ortaya çıkarılan kanıtları bilimsel yayımlama kurallarına uygun olarak
tanıtacağız.
Szigetvar,
20 Eylül 2013
Dr.
Norbert Pap
Nincsenek megjegyzések:
Megjegyzés küldése